Mutluluğunuzu ertelemeyin

Yayınlandı: Nisan 17, 2007 / Kategorilenmemiş

Büyük kentlerin ve iş dünyasının gürültülü atmosferinden yorgun düşen çok zengin bir İstanbullu sanayici, Ege’nin küçük, temiz, gürültüsüz bir sahil kasabasına tatile gitmiş. Rıhtımda sabah yürüyüşü yaparken, tuttuğu birkaç kasa balığını şarkılar, türküler eşliğinde neşe içinde satmaya çalışan orta yaşlı bir balıkçı dikkatini çekmiş.

“Merhaba balıkçı” demiş yaklaşarak, “Bu sabah fazla balık tutamamışsın.”

“Tutabilirdim,” diye cevap vermiş Egeli balıkçı, “Fakat bunun için daha uzun bir süre avlanmam gerekiyordu.”

“Ee.. avlansaydın, bu saatte eve gidip de ne yapacaksın ki sanki?”

“Karımı ve çocuklarımı alıp parka götüreceğim. Küçük oğlumu salıncakta sallayacağız. Öğle yemeğini hep beraber Reis’in balık lokantasında yiyeceğiz. Sonra ormanda yürüyeceğiz. Akşam olunca da evimize döneceğiz. Ben gitarımı karım için çalarken, o küçük bebeğimize ninni söyleyecek.”

“Yine de bütün gün tutmalısın dostum, senin yaptığın iş değil.”

Balıkçı şaşkın şaşkın İstanbullu sanayiciye bakmış:

“Neden? Gül gibi geçinip gidiyoruz işte…”

İstanbullu “Ne aptal adam!” dercesine balıkçının yüzüne gülmüş:

“Olur mu öyle şey, hayat geçinmekten ibaret değil ki, başka şeyler de var.”

Balıkçı daha beter şaşırmış:

“Başka ne var?”

İstanbullu balıkçının yanına giderek sandalına oturmuş ve anlatmaya başlamış:

“Bence balık tutmaya daha çok zaman ayırmalısın. Daha çok balık tutup daha fazla para kazanarak tekneni büyütmelisin. Onunla daha çok balık tutacaksın. Daha fazla kazanacak, kazandığınla modern avlanma tekniği satın alacaksın. Radarlar, sonarlar, eğitimli personel… Birkaç balıkçı filon olacak. Derken, zamanla şirketleşeceksin. Sonra zamanı geldiğinde şirketlerini halka açacaksın. Eline geçecek parayla holding kuracaksın. Tekel oluşturacaksın. Dünyanın her tarafına balık ve balık ürünleri satacaksın…”

Balıkçının gözleri aval aval açılmış. İstanbullunın anlattıklarını takip etmekte zorlanıyormuş. O susunca çekinerek sormuş:

“Bunu neden yapayım?”

“Nedeni para!” demiş İstanbullu, “Çok paran olacak, milyon dolarlarla oynayacaksın.”

Balıkçının şaşkınlığı devam etmiş:

“Peki sonra?”

İstanbullu biraz düşündükten sonra cevaplamış:

“İşler yoluna girip adamakıllı zengin olduktan sonra; istersen kendini emekliye ayırır, küçük, temiz, gürültüsüz bir balıkçı kasabasına yerleşirsin. Artık keyfin çektikçe denize açılır, sadece zevk için tutarsın. Kalan zamanını karına ve çocuklarına ayırırsın. Onları parkta, ormanda gezdirirsin. Akşamları evinizde birbirinize eski günleri anlatır, karına gitar çalıp mutlu edersin. Nasıl, anlattıklarım hoşuna gitti, değil mi?”

Balıkçı bıyıkaltı gülümseyerek:

“İyi de, ben zaten öyle yaşıyorum ki, MUTLULUĞUMU NEDEN YILLAR SONRASINA ERTELEYEYİM?”

yorum
  1. jasmine dedi ki:

    çok haklımış balıkçı…çok para=çok mutlulukmu sanki…

Yorum bırakın